İlk kırılma: Gece vakti… Elimde “kırmızı” kalem; bendeki rengi size açılıyor: İletişim.
Bir mesaj bekliyor ve kırmızının gücüne inanıyorum.
Monti, “Ala Çağırmaları”ndan dönmüş; yorgunluğu, sessizliğe bürünüyor, müziğin sesi yükseliyor; derinleşiyoruz şimdi.
Kieslowski’nin 3 renk adlı; sırasıyla Mavi, Beyaz, Kırmızı olan 3’lemesinden “O” renge yoğunlaşıyorum: Ah Valentine!
Polonyalı sinema yönetmeni Kieslowski’nin aynı zamanda son filmi olan; Kırmızı’nın senaryosu Piesiewicz ile Kieslowski tarafından yazılmıştır. Zbigniew Preisner’ in bestelediği 3’lemenin diğer filmlerinde olduğu gibi büyüleyici müzikler eşliğinde, renklerle anlatılan duyguların ve renklere işlenmiş temaların bizi sanatın zihinsel ve ruhsal yolculuklarına çıkarışına şahit oluyoruz.
Patlayan ampül ve kırılan camlar ile belki de Valentine’in iç dünyasındaki kırılmalara anlam verirken, bu kırılmalara olanak sağlayan gerçeklik mefhumunu, yargıç ve Valentine’in plastik bardaktan kahve içtikleri sahnede “rezil kahve” nitelendirmesi, kırılan bardakta kalan brandy’nin gösterilmesi kırılmaya rağmen orada oluşu , gerçekliğe rağmen direnmenin/ hayatta kalmanın ifade edilişine örnek verilebilir. Filmde objelerin ilk kırılması ile son kırılması arasında Valentine karakterinin olgunlaşması/evrimi izleyiciye aktarılır.
Kieslowski’nin renkler ve müziklerle harmanladığı bu derin sanatsal filmlerini yorumlamayı haddime görmediğimden, bu yazıda bir film önerisi olarak kalmasını ve kırmızının bende uyandırdıklarına değinerek devam etmek istiyor, kırmızıya yüklediğim enerji ile beklediğim mesajı alıyorum.
Sözlü iletişimin önemi bir yana yazılı iletişimin değerini çocuk yaşta yazmaya başladığım mektuplar, günlükler ve sonrasında yaşımın ve duygularımın vermiş olduğu bir ilhamla şiirlere dönüştürüşüm ile daha iyi idrak ediyorum. Hem içsel yolculuğuma basamak oluşturan kelimeler, kendimle iletişimimin parçaları iken hem de yazmanın başkaları ile olan iletişimimde kendimi en rahat ifade ediş biçimim oluşu… Kırmızının beni yazmaya çağırması – babam nam-ı diğer Monti’yi “ala” balıkların ava çağırışı; sonrasında avlarını yazıya dökmesi gibi- ; kırmızı ile ilgili totemlerim, en çok da, benim zihnimde iletişimin önemini vurgulaması iletişimle eşdeğer bir anlama bürünmesi…
Kırmızıya artık daha farklı bakacağınızı düşünürken,
Cevap yazıyorum…
Son kırılma: “ Mesaj iletildi.”